iyi ki doğdun urah.

 


27 Ekim, 1999. 

İyi ki doğdun Urah.




Seni ilk kez kaleme alışımın üzerinden neredeyse 7 sene geçti ve ben senin yaşam öykünü hala daha kimseye anlatamadım. İnsanlar muhtemelen, senin var olduğuna inanmamı saçma buluyor. Fakat bu umurumda değil. Ben sana inanıyorum. Günlerce rüyalarıma girdiğin ve bir karabasan gibi üzerime çöktüğün o gecelere inanıyorum. Ne zaman pes ettiğimi hissetsen, uykumda bedenimi kaskatı kestiğini ve yalnızca yüzüme baktığın o kısacık anları bahşettiğini biliyorum. Bana her zaman devam etmem gerektiğini söyleyen sesini, gülüşünü ve ürkütücü güzelliğini tanıyorum.

Ben sana inanıyorum Urah. 

Bu dünyada değilse bile, benim zihnimin içine ekilen bir tohum olduğunu biliyorum. Kitabı gene yetiştiremedim. Okurlarım hala daha sana ne olduğunu, sakladığın şeylerin ne olduğunu bilmiyor. Hepsi benim hatam. Ama kendini biraz da benim yerime koy. Mete bile yaşananları neredeyse 20 sene sonra kaleme alabilmişti. Ben de seninle 7 sene önce tanıştıysam, demek ki bana kızmaman için hala biraz vaktim var. Seni anlatmak kolay değil Urah. 

Seninle ilk tanıştığımda, yani kabuslarıma ilk girdiğinde, senden nefret etmiştim. Çünkü bana çok kaba davranıyordun. Beni çok korkutuyordun. Doğrusu bundan hoşlanıyordum da, fakat niyetim seninle iyi anlaşmaktı. Çünkü bir melek olmadığını biliyordum. Tehlikeli bir suda yüzdüğümü, inancımın içerisinde bile doğru bir şeye sevgi beslemediğimi biliyordum.

Derken bu sene sahiden kötü bir şey yaşadım. Bunu anlatmak konusunda tereddütlüyüm, bu sebepten anlatmayacağım fakat sen ne olduğunu biliyorsun.

Hayatımın o döneminde gerçekten çok şaşkındım ve birinin, sevdiğim birinin neden bana böyle bir kötülük yaptığını düşünüp duruyordum. Habire ağlıyordum. Birinin mutlu olmamı, aşık olmamı, yaşamamı, bir şeyleri başarmamı neden istemediğini ve böylesi insanüstü bir kötülüğü neden yapabileceğini sorguluyordum. Ellerim, bedenim ve kaderim bana yapılan bu kördüğümle bağlanmıştı. Şanssızdım. Mutsuzdum. Ama o gece rüyama yeniden sen girdin Urah. Her zaman gelmediğini, gelsen de bana yüzünü göstermediğini biliyordum. Fakat bu rüya başkaydı.

Üzerime çökmemiştin. Beni korkutmamıştın. Bana öfkeli değildin. Sen, bana yapılan bu kötülüğe karşı elimden tutuyordun. 

"Canını sıkma." diyordun. "Onları başından kovmak benim işim. Onların dilinden ancak ben anlarım."

Mutlu oldum. Çünkü koruyucu bir melek değildin sen. Başıma musallat edilen şeytanla savaşacak gerçek bir şeytandın. Benim evcil şeytanımdın.

O nar ağacının altında el ele tutuştuk. Üzerinde kot ceketin vardı, -her zamanki gibi. Bana gülümsedin. Etrafıma üşüşen kalabalığı, kötülüğü tek bir bakışınla def ettin. Ben sana baktım. Sen de bana baktın. Ve elime ne alakaysa kocaman, avuç içimi dolduracak kadar büyük bir cilli verdin. Ben ise uyandım.


Bu rüyanın beni çok etkilemesinin birkaç sebebi var.

1) Sadece seni görmüş olmak.

2) Bana ilk kez iyi davranman ve beni koruman.

3) Uyku sersemiyle lavaboya giderken ayağımla sahiden koskoca bir cillinin üzerine basmam.


Neyse, öyle işte. Etkilendim ve seninle işleri yoluna koyduğumuzu hissettim. Bu kez sözüme inanır mısın bilmiyorum ama hikayeni öteki doğum gününde bitirmiş olacağıma söz veriyorum. Gerçekten. Çok sıkı çalışacağım. Ve sen de bana bilmediklerimi göstereceksin. Anlaştığımızı umuyorum.

Uzun lafın kısası, iyi ki ama iyi ki doğdun Urah. Gerçek adını henüz kimse bilmiyor, ama onu da buraya yazmış olduğumu düşün. 

Senden korkuyorum. Çünkü seni çok seviyorum.


Azize Rahel Katipoğlu.


Urah'ın dinlediği şarkılara ulaşmak isterseniz.





Yorumlar

Popüler Yayınlar